Vefâtının sene-i devriyesi

Vefâtının sene-i devriyesi

Ebû Eyyûb Hâlid ibni Zeyd el-Ensarî ( v.52 / 672 )

Vefâtının sene-i devriyesi olan 4 Mayıs tarihi vesilesiyle, Mihmandâr-ı Nebî Ebû Eyyûb Hâlid ibnü Zeyd el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ı, minnetle yâd ediyoruz.

Ebû Eyyûb Hâlid ibni Zeyd el-Ensarî en-Neccârî (Radıyallâhu Anh); Ensâr’ın Hazrec kabilesinin Neccâroğulları koluna mensup olup, annesi Zehra binti Sa’d’dır. İkinci Akabe bey’atında hazır bulunmuş, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)‘e iman etmiştir.

Medine’deki bütün müslümanlar, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)‘i kendi evlerinde misafir etmek istediklerinde, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) devesini serbest bırakmış, Kusva adlı bu deve Ebû Eyyûb’un evinin önünde çökmesi sebebi ile Fahr-i Kainat efendimiz onun evinde yedi ay misafir olmuştur.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Misafir Olduğu İlk Gece Yaşananlar
Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ın evi iki katlıydı ve üst katta sadece bir oda bulunuyordu. O odayı Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e tahsis etmek istediyse de, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) alt katta kalmayı münasip gördü.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in geceyi alt katta geçirmesine Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) râzı olduysa da yanlış bir şey yaptığı düşüncesi sebebiyle gece boyunca gözlerine uyku girmedi. Kendisine yönelik şikâyetini hanımıyla paylaştı. “Yazıklar olsun bize, biz ne yaptık?!” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. “Biz yukarıda, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) aşağıda olur mu hiç?” diyerek serzenişine devam etti. Vahiy ile Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) arasına girdikleri düşüncesiyle helâk olma korkusuna kapıldığını ifade etti.

Yaşadıkları büyük üzüntü ve pişmanlık gece boyunca sürdü. Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh), Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in yanına girmeye de çekindiğinden hücrenin etrafında dönüp duruyor, kapıya kadar varıp geri dönüyordu. Sabah olduğunda Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den müsaade alıp içeri girdi ve pişmanlığını dile getirip kendisinin de hanımının da gözlerine uyku girmediğini belirtti.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Neden yâ Ebâ Eyyûb?” buyurdu. Büyük sahâbî cevap verdi: “Düşündüm ki, ben evin üstündeyim, sen altındasın. Ben hareket ettiğimde, senin üzerine toz toprak dökülüp seni rahatsız etmiş, dahası, ben seninle vahyin arasına girmiş oldum.” Bu sözler karşısında Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Yâ Ebû Eyyûb! Ziyaretçilerin çokluğu sebebiyle, aşağıda kalmamızın daha uygun olacağını düşündük.” buyurdu.

Kırılan Testinin Sebep Olduğu Endişe
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir müddet Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ın evinin alt katını teşrife devam etti. Ebû Eyyûb el-Ensârî ve hanımı (Radıyallâhu Anhumâ) bir gece üst katta testi kırılıp da su dökülünce, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in üzerine su dökülür endişesiyle korkuya kapıldılar. Yorgan olarak kullandıkları örtüyü alarak suyu emdirmeye uğraştılar. Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) sabah olunca, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e giderek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bizim üstte, senin altta olmandan râzı değilim.” dedikten sonra, gece yaşadıkları testi hâdisesini de anlatınca, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) üst kata yerleşmeyi kabul etti.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ın evini yedi aya yakın bir müddet teşrif etti. Medîne-i Münvvere’ye girişi sırasında devesinin çöktüğü yere Mescid-i Nebevî ve kendisinin hanımlarıyla beraber kalacağı hücrelerin yapımının tamamlanmasının ardından evine yerleşti ve böylece Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) ile komşu oldular.

Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri (Radıyallâhu Anh) ve İstanbul’un Fethi
Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) İstanbul’un fethini ashâbına anlatıp, “İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned) müjdesi üzerine, Hicrî 52. yılda müslümanlar İstanbul’u kuşattılar.

Hazreti Ebû Eyyûb el-Ensârı (Radıyallâhu Anh) bu seferin hazırlanması için çok çalışmış ve sefere karşı çıkanlara öğütlerde bulunmuştu. Uzun bir yolculuk yapan Ebû Eyyûb (Radıyallâhu Anh) yaşının çok ilerlemesinden dolayı İstanbul’a yaklaştıkları bir sırada hastalanmış, öldüğü takdirde cenazesinin hemen gömülmeyerek ordunun varacağı en ileri noktaya kadar götürülmesini ve o yerde gömülmesini vasiyyet etmişti.

Ebû Eyyûb (Radıyallâhu Anh)‘ın fazîlet ve kemâl itibariyle yüksek bir makamı vardı. Rasûlullah Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in eğitiminden geçmiş bir sahâbî olarak onun sünnetine çok önem verir, bir yanlışlık gördüğünde doğrusunu anlatır, hemen sünnetin uygulamasına çalışırdı. İstanbul muhasarası sırasında şehid olan Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri bugün İstanbul’un Eyüp ilçesindeki Eyüb Sultan Camii avlusunda bulunan türbesinde yatmaktadır. ( Allah şefaatine nail etsin. )


Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri ve İstanbul

Tarihin en eski şehirlerinden biri olan İstanbul’la özdeşleşmiş pek çok şahsiyet vardır hiç şüphesiz. Bu şahsiyetler arasında Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) Hazretleri’nin yeri bambaşkadır. O, Hicâz’da Mihmandâr; İstanbul’da ise ‘Osmanlı’nın Kalbini Bekleyen’lerden biridir.

Mücâhid denildiğinde İslâm tarihinde akla gelen ilk isimlerdendir. İslâmiyet’i kabul ettikten sonra hemen bütün gazâ ve seriyyelere katıldı. Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in irtihâlinden sonra da mücâhid olarak orduların değişmez büyüklerinden oldu. Mısır’ın fethinde bulundu ve Romalılarla gerçekleşen savaşlarda, Filistin ve Sûriye’nin fethinde, Müslümanların denizaşırı ilk seferlerinde ön safta hep o vardı. Fitne dönemlerinde de denge unsuru olan Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) Hazretleri, Medîne-i Münevvere’de işgalcilerin Hazreti Osman (Radıyallâhu Anh)ı engellemeleri üzerine İmamlık yapmak suretiyle fitneyle mücadele etti.

Mihmandâr-ı Nebî Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) Hazretleri hangi şehre gittiyse vâliler kendisine bir konak tahsis etmek ve onu uzun müddet boyunca misafir etmek istediler. O ise hep gazâ ve seferlerde bulunmayı tercih etti. Büyük bir mübelliğdi ayrıca. Vâlileri dahi ikaz etmekten çekinmez, dînî hassasiyetlere bağlılık konusunda rehberlik ederdi.

Fetih Hadîsi ve Müslümanların İstanbul’a Yönelik Seferleri
Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) irtihalinin ardından vuku bulacak birtakım hâdiseleri haber verdiği gibi, gerçekleşecek büyük fetihleri de haber vermiştir. Onun Ashâbını müjdelediği fetihlerden biri de İstanbul’un fethidir.

عَنْ عَبْدُ اللَّهِ بْنِ بِشْرٍ الْخَثْعَمِيِّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ

Abdullah İbnü Bişr el-Has’amî’nin babasından işittiğine göre Nebî (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.”

İlk asırdan itibaren büyük vâli ve komutanlar bu hadîs-i şerîfin müjdesine nâil olmak maksadıyla İstanbul üzerine seferler düzenlemiş, bu seferler neticesinde surlara kadar dayanılmış hatta mübelliğlerden bir zümre de şehre yerleşerek burada bir de mescid inşa edip halkın İslâmiyet’le tanışmaları için faaliyet göstermişlerdir.

Müslümanların fetih gerçekleşinceye kadar İstanbul üzerine on bir kez sefer düzenledikleri, ilk seferinse Hazreti Osman (Radıyallâhu Anh) döneminde 655 senesinde gerçekleştirildiği kaydedilmektedir. İlk ordu, Sûriye valisi Hazreti Mûâviye (Radıyallâhu Anh) tarafından Abdullah ibnü Sarh komutasında gönderilmiştir. Sonraki senelerde düzenlenen seferlerden bir diğeri ise 668 senesinde Hazreti Muâviye (Radıyallâhu Anh)ın hilâfeti döneminde oğlu Yezid’in komutasında gerçekleşen seferdir. Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) da seksen seneyi aşkın yaşına rağmen bu seferde bulunmuş ve yakalanmış olduğu hastalığı sebebiyle surlara yakın bir yerde vefât etmiştir.

Surların Dibine Defnedileceği Haber Verilen Büyük Sahâbî
Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ın fetih hadîsiyle beraber Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)den hususî bir başka müjde daha duyduğu belirtilmektedir: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem):  ‘Kostantiniyye surunun dibine sâlih bir kişi gömülecektir’ buyurdu. Umarım ki o kişi ben olayım.”

Niyeti, mücadelesi ve kararlılığıyla hepimize örnek bir rehber oldu ve bu fazîletlere erişti. Vasiyeti üzerine cenâzesi götürülebildiği kadar surlara yakın bir yere götürülüp defnedildi. Hristiyanlar dahi Fetih gerçekleşinceye kadar, zuhûr eden harikulade olaylar sebebiyle medfûn bulunduğu mevkie hürmet gösterdiler.

Etiketler

#eyüb#sultan
×
KIYAMDER Whatsapp iletişim hattı.

Bizi takip edin

Mail listemize kaydolarak gelişmelerden haberdar olun.